3 Kasım 2010 Çarşamba

AK Parti Başarılıdır Çünkü...


Türkiye Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı ile tanıştığı 3 Kasım 2002 tarihinin 8. yıldönümünde ve eğer olağanüstü bir şeyler yaşanmazsa 2011’in Haziran-Temmuz aylarında gerçekleştirilecek seçimlerle AK Parti iktidarı devam edecek gibi görünüyor. AK Parti’nin 8 yıllık iktidarı farklı konu başlıkları altında çeşitli değerlendirmelere tabi tutulabilir. Ancak şöyle bir gerçek var ortada, AK Parti Türkiye halkının teveccühünü elde etmiştir. Eğer dış politika meselelerini de göz önünde bulundurursak AK Parti sevgisi Türkiye ile sınırlı kalmamış, Ortadoğu’dan Balkanlara kadar uzanan bir coğrafyada özellikle Başbakan Erdoğan nezrinde AK Parti büyük bir ilgi ve desteğe mazhar olmuştur. Tabii ki AK Parti’ye sabahtan akşama kadar galiz küfürler savuranlar, sırf AK Parti yaptığı için “olumlu” bulduğu bir şeyi reddedenler de azımsanmayacak kadar çoktur. Takdir edersiniz ki herkesin destek olduğu bir siyasi parti olması da mümkün değildir.
Sevilir yahut sevilmez, desteklenir yahut desteklenmez ama saygı duyulması gereken bir siyasi başarı ile 8 yıldır iktidarda kalan bir AK Parti gerçeği karşımızda durmaktadır. Neticede siyaset kitlelerin oylarını alarak iktidarı elde etme mücadelesidir ve AK Parti bunu öyle ya da böyle becermiştir. AK Parti’nin siyasi başarısını alternatifinin olmamasına bağlamak AK Parti mensuplarına büyük bir haksızlık olacaktır. Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere, Ali Babacan, Mehmet Şimşek, Recep Akdağ, Hüseyin Çelik, Yaşar Yakış gibi alanlarında gayet donanımlı ve Cemil Çiçek, Bülent Arınç, Abdülkadir Aksu, Salih Kapusuz, Nafiz Özak gibi siyasete yıllarını vermiş kimliklerin birleşiminden oluşan bir kadro çalışmasını görmeden, AK Parti’nin başarısını eksik değerlendirmiş oluruz. Bu isimlere daha bir sürü ekleme yapılabilir. Tüm bu başarılı ve tecrübe sahibi insanların Recep Tayyip Erdoğan gibi bir hitabet ustası ve çekirdekten siyasetçinin başkanlığında (koordinatörlüğü demek daha doğru olur) ahenkle çalışması da ayrıca önemlidir. Bugün Cumhurbaşkanlığı makamında oturuyor olsa da AK Parti’nin ilk hükümetinde Başbakanlık, devamında Dışişleri Bakanlığı görevlerini üstlenen Abdullah Gül’ün de bu başarı da büyük katkısı olduğunu belirtmek gerekir.
AK Parti’nin başarısı bir tesadüf değildir. Dış faktörler, iç faktörler, alternatifin olmayışı, 2001 krizinden sonraki fırsatı değerlendirmesi v.s. gibi bir sürü sebebin yanına sağlam bir ekip ve bu ekibi iyi koordine eden gerçek bir lider faktörünü eklemezsek haksızlık etmiş oluruz. Unutmamak gerekir ki AK Parti sadece muhalefet partileri ile mücadele etmemiştir. Kimileri kabul etmese de AK Parti’nin karşısına illegal örgütlenmeler ve anlamsız da bir kapatılma davası çıkmıştır. Fakat tüm bunlara rağmen AK Parti siyasetin, halkın oyu ile iktidara gelmek sanatı olduğu bilinciyle hareket etmiş ve tüm bu karşı atakları bertaraf etmesini bilmiştir. Tüm değerlendirmelerin, olumlu olumsuz eleştirilerin dışında AK Parti’nin 8 yıllık iktidarı Türkiye’de önemli bir dönüm noktası ve gelecekte Siyasi Tarihte sıkça ve üzerinde önemle durulacak bir konu olarak kayıtlara geçmiştir. Sonuç olarak ne getirip ne götürdüğü açısından değil de bir siyasi partinin amaç ve vizyonunu gerçekleştirmek noktasından hareket ettiğimizde AK Parti 8 yıllık bir süreçte tek başına iktidar kalabilmişse, bu durum AK Parti’yi başarılı kılmaktadır. Ve unutulmamalıdır ki bugünkü siyasi konjonktürden baktığımızda, gelecek seçimlerde de AK Parti’nin büyük bir başarı sağlaması yüksek ihtimaldir.    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder