Siyasetimizin
nezaketi sıkça yitirdiği, muhalefet ile iktidar partilerinin oturup
konuşamadığı bir ülkenin genci olarak birkaç gün önce İzmir’de yaşadığım
deneyim geleceğe yönelik var olan umutlarımın bir kere daha yeşermesine vesile
oldu. Yıllardır sivil toplum çalışmaları ve siyasete ilgi duyan ve bu anlamda
kendi meşrebince faaliyet gösteren bir birey olarak uzun zamandır bu kadar
heyecanlanmamıştım. İzmir’de bir masanın etrafında birbirinden çok farklı
kesimleri temsil eden yaklaşık 30 STK ve platform bir araya gelmiş ve İzmir’in
2015 için kaybettiği ama 2020’ye yeniden aday olduğu EXPO organizasyonunu
kazanmak için güç birliği yapmaya karar veriyordu.
EXPO
kısaca bir “Dünya Sergisi”. En son Çin’in Şanghay şehrinde 2010 yılında
gerçekleştirilen bu sergi ile Çin’e dünyadan 73 milyon ziyaretçi akmış ve bu
Çin’in gayri safi yurtiçi hâsılasında yakaladığı %5’lik büyümeye katkı sunarken
diğer taraftan düzenlendiği dönemde Çin’deki yabancı yatırımların %58-60
oranında artmasını sağlamış. EXPO’nun tarihçesi de epey eskiye dayanıyor. İlki
Londra’da 1851 yılında gerçekleştirilen EXPO’nun tarihsel sürecinde telefon,
televizyon, mikrofon gibi buluşlar ilk kez EXPO vesilesiyle dünyaya tanıtılmış.
Mesela Fransa’ya turist akınına neden olan ve giden herkesin fotoğraf çektirmek
için uğradığı Eyfel Kulesi 1889’da gerçekleşen Paris EXPO’su için inşa edilmiş.
Özet olarak EXPO dünyayı ayağınıza getirerek tanıtımınıza katkı sunan, bu
süreçte yapıldığı şehri dönüştürüp marka haline getiren, turistik ve doğrudan
yatırımlar anlamında inanılmaz ekonomik kazanç sağlayan bir etkinlik olarak her
şehrin ve ülkenin gerçekleştirmek isteyeceği küresel bir organizasyon.
EXPO’nun
İzmir’e gelmesi ve toplamda bu etkinlikten Türkiye’nin sağlayacağı kazancı
sayfalarca yazabiliriz. Ancak benim dikkat çekmek istediğim konu; Türkiye
gençliğinin böyle büyük çapta bir etkinliği ülkesine kazandırmak amacıyla lobi
ve tanıtım faaliyeti yürütecek bir sivil toplum mekanizmasını tüm farklılıkları
ve çatışma alanlarını bir kenara iterek elbirliği ile kurma çabası. İzmir’de “Smyrna Youth Dialouge” veya “İzmir Gençlik Diyaloğu” adıyla
oluşturulan inisiyatif; Akademik Platformlar, Finans
Odaklı Sivil Toplum Kuruluşları, Kültür odaklı Sivil Toplum Kuruluşları, Üniversite
kulüpleri ve temsilcileri, Ulusal Gençlik Parlamentosu, Gençlik Meclisleri,
Siyasi Partilerin Gençlik Kuruluşları ve Uluslararası Gençlik örgütlerinin
katıldığı bir toplantı ile tanıtılırken bu girişime öncülük eden AK Parti İzmir
Gençlik Kolları da masadaydı. CHP Gençlik Kollarının davet edilmiş olmasına
rağmen masada olmayışı her ne kadar eksiklik oluşturmuşsa da bu anlamda Sosyal
Demokrasi Vakfı’nın temsilci göndermiş olması o açığı kapattı ve inisiyatifin
AK Partiye mal edilmesine olanak tanımadı. Burada tabii CHP’li gençlerin masaya
oturmamış olması ayrıca tartışılması gereken önemli bir konu olmakla birlikte
AK Parti Gençlik Kolları yetkililerinin günün sonunda oluşan inisiyatifin
dışına çıkacağını ve lobi ve tanıtımı sivil topluma bırakacağını belirtmesi de
bir o kadar anlamlı. Elbette siyaset de tanıtım ve lobi yapacaktır ancak her
meselenin politik çatışmaya kurban gittiği güzel ülkemde İzmir’in EXPO 2020
adaylığı için siyasi çaba yeterli olmaz ve birbirinden farklı grupları temsil
eden STK ve platformların oluşturduğu inisiyatif siyasi çekişmeye kurban
edilmemeli. İşte bu noktada AK Parti Gençlik Kolları İzmir il teşkilatını
tebrik etmek ve kolaylaştırıcılık yapıp akabinde inisiyatifi dışarıdan
destekleme yolunu tercih ettikleri için teşekkürü hak ettiklerini belirtmek
gerekiyor.
İzmir’de böyle bir toplantının gerçekleşmiş olmasının önem arz
eden bir başka yanı ise Türkiye’de gençlerin eskiye oranla dünyayı daha
yakından takip ettiği ve uluslar arası organizasyonlara ilgi duymaya başladığını
gözlemlemek oldu. Şöyle bir düşündüğümüz zaman Türkiye’nin uluslararası
görünürlüğü bakımından EXPO 2020’nin sağlayacağı fayda asla göz ardı edilemez.
Tabii bu gibi etkinliklere aday olunması, ev sahipliği yapabilme çabası ve bu
çabaya gençliğin dahil olması Türkiye’nin son dönemde sadece yönetsel anlamda
değil toplumsal anlamda da ne kadar uluslararasılaştığını ve dünya ile entegre
olmaya başladığını gösterir. Yıllardır Türkiye’nin en sıkıntılı yanı uluslar
arası ortamda kendi tezlerini ve duruşunu yeterince anlatamıyor oluşuydu. Sırf
bu yüzden ne Ermeni Sorunu konusunda ne de Kıbrıs Sorunu noktasında çok mesafe
alamadığımız hepimizin malumu. İşte bu noktada EXPO 2020 adaylığı bize yeni
dönemde kendimizi ifade etme ve dünyayı takip etme konularında bilinçli ve
duyarlı bir nesle sahip olacağımızı açıkça gösteriyor. Lobi ve tanıtım biraz da
lisan işi, dünyayı okuma ve anlama işi. Dolayısıyla bugün EXPO 2020 ile
yaşanacak bu süreç zaman içerisinde büyük bir tecrübenin oluşmasını da
beraberinde getirecektir. Artık eskisi gibi Misak-ı Milli sınırları içine
hapsolmuş bir vizyonun değil, tüm küreyi kapsayan bir yaklaşımın ürünü olan bir
neslin de oluştuğu ve Türkiye’ye çok yarar sağlayacağı İzmir’deki toplantı ile
bir kere daha açıkça görüldü diyebiliriz.
İzmir’in
EXPO 2020 adaylık sürecinde STK ve platformların rol alması kadar önemli olan
bir başka konu ise katıldığım toplantıda masayı oluşturanların kahır
ekseriyetinin genç olmasıydı. Bu bana yeni bir dilin, yeni bir siyasetin ve
yeni bir Türkiye imajının oluşması anlamında çok anlamlı görünüyor. Yıllarca
gençliğin ya birbirine kırdırılmak suretiyle yahut susturularak arka plana
itildiği ülkemizde artık gençlerin “ben
varım” dediklerini gösteren önemli bir örnek olarak “Smyrna Youth Dialogue” projesi çok anlamlı. Bugün EXPO 2020’yi
İzmir’e getirmek için kenetlenen gençlerin yarın daha farklı projeler ve
organizasyonlarda yeniden bir araya gelebilmesi için belki bir rol model olarak
“Smyrna Youth Dialogue” ön plana
çıkarılabilmeli. Aslında İzmir’de gerçekleşen toplantıda buna yönelik fikirler
de masaya konulmadı değil. Hatta bu fikirlerden en çarpıcı olanı ve bilhassa
beni çok fazla heyecanlandıranı ise “Amed
Youth Dialogue” diye seslendirilendi. Amed hepimizin malumu Diyarbakır.
Yıllarca Amed diyemediğimiz ama buna mukabil kolaylıkla Smyrna diyebildiğimiz
bir ülkede yaşıyoruz. İzmir’de hem de gençlerce “Amed Youth Dialogue” fikrinin dillendirilip alkış alması, “neden olmasın ki” denilerek
karşılanması Türkiye’nin Suriyeli Kürtleri tartıştığı şu gündem içerisinde
geleceğe yönelik bir umut oluşturmuyor mu? İzmir’de EXPO 2020 adaylığı için
kurulan masa yarın Diyarbakır’da kurulması ve Suriyeli, Iraklı ve hatta İranlı
Kürtler ile Türkiyeli Kürtlerin çekim merkezi olarak Amed’de buluşmasını,
Türkiye’nin Kürt sorununu çözmesi ve yakın coğrafyasındaki Kürtlerle bir bütün
olarak yarınlara daha güçlü bakması açısından anlamlı olacaktır.
İzmir’in
EXPO 2020’ye ev sahipliği yapması önemli ama İzmir EXPO 2020’yi alsın veya
almasın İzmir’de birbirinden çok farklı grupları temsil eden gençlerin kurduğu
masa geleceğe dönük organizasyonlar, projeler, birlik ve kardeşlik anlayışı
için çok daha önemli. Bu masanın kurulmasına öncülük eden AK Parti İzmir
Teşkilatı’na Başkanları Bilal Kırkpınar ve Dış İlişkilerden Sorumlu Başkan
Yardımcısı Kemal Gülpınar nezrinde teşekkür ediyorum. Masanın etrafında olan
genç arkadaşlarımızla birlik ve beraberlik içinde inşa edeceğimiz mutlu
yarınlar için çok heyecanlıyım. Her birine bu projeyi önemsedikleri ve katkı
sunmak için hazır olduklarını beyan ettikleri için ayrıca teşekkür ediyorum.
Biz TUİÇ olarak Dış İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcım Murat Elbeye ile
birlikte bu anlamlı çalışmaya destek için oradaydık ve bundan sonra yapılacak
tüm çalışmalarda bu çoğulcu ortam ve işbirliği perspektifi sürdüğü müddetçe
orada olacağız. “Peki ya siz?”
Burak YALIM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder