TARİH: 30 KASIM 2012
Öncelikle
kısaca kendinizi tanıtır mısınız? TUİÇ nedir? Burak Yalım kimdir?
B.Y.
Türkiye Uluslararası İlişkiler Çalışmaları -TUİÇ- bir öğrenci yapılanması.
Uluslararası İlişkiler başta olmak üzere siyaset bilimi, iktisat, sosyoloji,
hukuk, halkla ilişkiler, kamu yönetimi bölümlerindeki lisans/yüksek
lisans/doktora düzeyindeki öğrencilerin buluştuğu bir çatı platform
diyebiliriz. Tabi mühendislik fakültelerinden tutun tıp okuyan öğrenciler de
dahil olmak üzere geniş bir yelpazemiz var çünkü hedef kitlemizi uluslararası
ilişkilere ilgi duyan herkes olarak belirledik. Bugün dünyanın küreselleşme
olgusu ile ne kadar küçük bir hal aldığı ortada. Hal böyle olunca ismimizin
önündeki “Türkiye” ibaresinin de sadece bir merkezilik ifade ettiğini belirtmek
isterim zira Bosna-Hersek’ten Çin’e Mısır’dan Rusya’ya ve hatta Latin Amerika
ile Afrika’da dahil olmak üzere neredeyse dünyanın tamamıyla internetin
sağladığı kolaylıkla birlikte iletişim kurabilen ve takip edilen bir yapıdan
bahsediyoruz. Burak Yalım da naçizane bu yapının kurucularından birisi olarak
gaye-i hayali çerçevesinde halen daha başkanlık görevini yürüten aynı zamanda
uluslararası ilişkiler üzerine yüksek lisansını da tamamlamış ve doktoraya
hazırlanan, Balkan göçmeni bir ailenin 3 çocuğundan birisidir. Çeşitli
platformlarda yazar-konuşur olarak yer almaya ve edindiği tecrübeleri paylaşmaya
çalışır. Aynı zamanda da SIR Yurtdışı Eğitim Danışmanlık ve Organizasyon (www.sir-edu.com)
şirketinin yöneticiliğini yapmaktadır.
TUİÇ’in kuruluş aşamasından
bahsedebilir misiniz?
B.Y.
Her şeyin ihtiyaçtan doğduğu bir ortamda TUİÇ de bir doğal sürecin sonucu
olarak ortaya çıktı diyebiliriz. Elbette burada büyük emekler sarf edildi ve
bunlar yabana atılacak şeyler değil. 2008 yılında başlayan, 3-5 lisans
öğrencisinin Uluslararası İlişkilerciler olarak bir çatı örgüt kuralım, dış
politika yapım süreçlerine dönük söz söyleyebilen ve baskı unsuru
oluşturabilecek bir mekanizma oluşsun, öğrencilerin sorunlarını masaya
taşıyalım, öğrencilerin kişisel gelişimlerine ve mesleki yönelimlerine dair danışmanlık
yapabilecek bir üst kurum oluşsun gibi temel fikirler etrafında kuruluşunu uzun
istişareler zeminine oturttukları bir süreçti bu. Düşünün 2008 yılında ortaya
atılan fikir çeşitli etkinlikler, görüşmeler, tartışmalar sonucunda ancak 2011
yılında tüzel bir kişilik kazandı ve dernek olarak vücut buldu. Burada şunu
söylemek istiyorum, biz kurduk buyurun gelin demek yerine gelin birlikte
kuralım gibi demokratik bir zeminde hareket edildi ki bu Türkiye’de pek sık
görülen bir gelenek değildir. TUİÇ’in özgünlüğü de bir bakıma bu zemine
oturmasından gelir zaten.
Hedefleriniz nelerdir?
B.Y.
Aslında çok şey istemiyoruz, en azından rant olarak gördüğümüz şey çok
toplumsal. Birincisi yaptığımız her etkinlikte ve harekette kamu yararı
gözetiyoruz ve bunun sonucu olarak da insan hakları ve demokrasi temelinde
dünya barışına katkı sunabilmeyi hedefliyoruz. İkincisi ise toplumun siyaseti
belirlediği, siyasetin oluşmasında toplumsal taleplerin çok daha ön plana
çıktığı bir atmosferin tesis edilmesini önemsiyoruz. Bunlar bazılarına ütopik
gelebilir ancak biz dünya barışını tesis edeceğiz demiyoruz, bu sürece katkı
sunmaktan, bu süreçte bir kilometre taşı olmaktan bahsediyoruz ki mesafe almadık
değil. Aldığımız en büyük mesafe bizim için toplumun tüm katmanlarına, farklılıklarına
dokunan bir yapı olabilmektir. Bunu başardığımızı biz değil bizatihi
etkinliklerimizi takip eden ve duruşumuzu fark eden kişiler ve kurumlar
söylüyor. Bu ay yayına başlayan TUİÇ Akademi Dergimiz mesela bu anlamda önemli
bir örnek. (www.dergi.tuicakademi.com) Sansürden ağzı yanmış arkadaşlarımızın
“kelimelerin özgürlüğüne inanıyoruz” vurgusunu yapmak durumunda hissettikleri
bir dergi bu mesela. Onun dışında internet yayınlarımızı da örnek verebilirim,
klasik anlamda ne iktidarı öven ne de muhalefete destek çıkan bir yayın
politikamız var. Hakaret ve şiddet içermediği sürece her fikrin temsil
edildiği, her yazının kabul edildiği platformlar bunlar ki sadece Türkiye’den
değil dünyanın farklı yerlerinden insanların da yazılarını gönderdiği
sitelerden bahsediyoruz. (www.tuicakademi.com
– www.anatoliadaily.com)
Bu kadarıyla da yetinmedik ve yukarıda söylediğim gibi toplumsal taleplerin
siyasi alana yansımasına verdiğimiz önem neticesinde uluslararası
ilişkilercilerle sınırlı kalmayıp daha geniş kitlelerin fikir ve önerilerini,
hassasiyetlerini ön plana çıkaracak araçlar olan www.konseptdisi.com
ve www.onedergi.com
portallarını da bünyemize kattık.
TUİÇ’in çalışma sistemi nasıl
işlemektedir?
B.Y.
Basın-Yayın, Akademi, Dış İlişkiler, Sosyal Medya, Üniversiteler, Organizasyon
konularından sorumlu birer başkan yardımcısı ve bir sekreter, bir başkanvekili
ile başkandan oluşan 9 kişilik bir yönetim kurulumuz var. Yönetim Kurulu
üyeleri kendi alanlarında çalışmaları alt komite ve ekipleri ile yürütürken
aylık raporlar hazırlamaktalar ve İstanbul’da bulunan ofisimizde bu çalışmalar
değerlendirilir. Bunun dışında 60’a yakın üniversitede birer temsilcimiz
mevcut, bu temsilciler vesilesiyle üniversite öğrencilerine rahatlıkla
ulaşabiliyoruz. Yurtdışında temsilciliklerimiz ve ekiplerimiz var. Tüm bunlar
gönüllülük üzere yürütülen çabalar. TUİÇ’te ulaşılmak istenen hedefe gönülden
bağlılık olduğu için bu çalışma ve çabalar kimseye artı yük getirmiyor.
Araştırma merkezlerimiz mevcut; Balkan, Yakın Doğu, Avrasya, Latin Amerika ve
Uluslararası Hukuk konularında araştırma yapan arkadaşlarımız var ve bunlar
tamamen ilgilenen kişilerin münhasıran oluşturdukları gruplar.
Sürekli vurguladığınız bir kavram
var: değerler sistemi. Bize TUİÇ’in değerlerinden bahsedebilir misiniz?
B.Y.
Her şeyden önce “gönüllülük”. Gönüllü olmayan bir işin müspet netice almasının
zor olduğuna inanıyoruz. İkincisi elbette “demokratik dönüşüm” ve “sivil
inisiyatif”. Dünyanın bize sunduğu en uygulanabilir ve bütün farklılıkların
zenginlik olarak algılandığı zemin demokrasi ve bunu oluşturabilecek
inisiyatifte ancak sivil olmalı. Üçüncüsü ise “Anadolu Hareketi” ki bu bizim
bütün farklılıklarımızı barışçıl, medeni ve demokratik zemine oturtmamızın en
önemli yolu. Bugün batı demokrasilerini çok sık konuşur ve model gösteririz ama
Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli gibi değerleri olan bir coğrafyadan ve
birlikte yaşama kültürünü asırlar boyu gerçekleştirmiş bir medeniyetten
bahsetmek gerekirse bunun adı Anadolu’dur. Bunu ön plana çıkarmamız gerektiğine
inanıyoruz. Uluslararası ilişkiler disiplininde realist zemini ıskalamadan ama
tümden ona endekslenmeden idealist bir yapının Anadolu değerleri ekseninde bir
başka değer olarak addettiğimiz kamu diplomasisi ile dünyaya anlatılabileceğine
yürekten inanmaktayız. Türkiye merkezli olmamızın da bir nedeni bu, olduğumuz
yerin tarihsel süreçte ürettiği değerleri ıskalamadan ancak evrensel birikimi
de ıskalamadan, belki de tek kelime ile küyerel (glokal) bir anlayışla
bakıyoruz meselelere.
Üniversiteler, çalışma alanlarınızın
temelini oluşturuyor. TUİÇ’in üniversite öğrencilerine yönelik bir iddiası veya
bir hedefi var mı?
B.Y.
TUİÇ üniversiteye bakış açısını değiştirmek istiyor. Burada bir isyan bir karşı
duruştan ziyade reformist bir yaklaşım var. Mesela biz üniversiteyi meslek, iş
kapısı olarak algılayan bir kültürel zemine sahibiz. Bu hızlıca değişmeli.
Üniversiteler bireyleri dünya ile tanıştıran, yöntem bilimin (metodolojinin)
öğretildiği ve bunun üzerine farklı perspektifleri sunan bir yaklaşıma sahip
merkezler olmalı. Düşündürtmeli üniversite ve sorgulatmalı. Takdir edersiniz ki
öğretmenin-akademisyenin her dediğini doğru-gerçek kabul eden bir yapıdayız
henüz. Yanlıştır da demiyoruz ama kesin doğrular olarak addedilmesi doğru
değil. Yazmayı, nasıl yazılması gerektiğini, düşünmeyi, düşünmenin
metodolojisini, dili, dünya dillerini ve dünya coğrafyasını vermeli üniversite.
Dünya ile rekabet edecek bir mantaliteyi yüklemeli bireylere. TUİÇ’in burada
hedefi nedir, etkileyici olmak, farkındalık oluşturmak ve üniversite
öğrencilerinin dünyaya açılmaları hususunda bir köprü vazifesi görmek.
Türkiye’de üniversite
öğrencilerinin bu tarz çalışmalara ilgisi nasıl?
B.Y.
Sadece öğrencilerin yaklaşımlarını konuşursak eksik kalır. Öğrenciler
ilgilenmek istiyor ama bu işin yöntemini bilmiyor yahut desteklenmiyor.
Kültürel zeminin değişmesi lazım. Siz eğer üniversiteye giden bireyden sadece
dersleri dinlemesini ve olabilen en kısa zamanda diploma alıp işe girmesini
beklerseniz ezberci sistemin ötesine geçemezsiniz. Öğrencilerin muhakeme
yeteneğinin gelişmesi için bilmeleri lazım ve bilerek kıyas etmeliler. Bu da
sadece derslere git-gel yapmakla olmaz, farklı çevreleri, sesleri dinlemeliler,
değişik ulusal-uluslararası etkinliklere katılabilmeliler.
Toplumun tüm kesimleriyle diyalog
kuruyor musunuz?
B.Y.
Bunu sağlayabilmek Türkiye şartlarında son yıllarda yaşanan demokratikleşme
gelişmelerine rağmen halen daha çok mümkün değil. Eğri oturup doğru konuşmak
zorundayız, bugün halen daha gay-lezbiyen-biseksüeller “hastalıklı” olarak
değerlendiriliyorsa, kimliğini saklayarak yaşamak zorunda hisseden
Ermeni-Rum-Yahudi vatandaşlarımız varsa toplumun tüm kesimleriyle diyalog
kurmak ve bunu sürekli kılmak ne kadar mümkün? Alevilerin ibadethane
sorunlarının devam ettiği, Kürtlerin kimlik sorunlarının sürdüğü bir toplumsal
süreci yaşıyoruz. Çok şükür son yıllarda bu konularla ilgili olumlu yönde
adımlar atılmadı değil ama bu adımların da yeterli olmadığı aşikar. Biz TUİÇ
olarak üyelik formunda Erkek / Kadın / LBGTT ifadelerine yer verdik ki bunu
sormak bile lüzumsuzken farkındalık yaratmak amacıyla böyle bir şey yaptık.
Uluslararası ilişkiler temel konumuz olmasına rağmen bir etkinliğimizde
Türkiye’de azınlık sorunlarını konu olarak işledik.
Organizasyonel anlamda şuana kadar
gerçekleştirdiğiniz çalışmalar hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
B.Y.
Bu anlamda sınırımız olduğunu söylersem yanlış olur. Evet daha çok
seminer-kongre-konferans-çalıştay-sempozyum türü etkinlikler yapmakla birlikte
kamu yararı oluşturacak, topluma dönük her türlü faaliyetin içerisinde yer
alabiliyoruz. Bizatihi kendimiz etkinlik yaptığımız gibi diğer kurum ve
kuruluşların etkinliklerine de paydaş olarak katılıyor veya lojistik manada
destek sağlıyoruz.
Kamu kurum ve kuruluşlarıyla ortak
çalışmalar gerçekleştiriyor musunuz?
B.Y.
Elimizden geldiğince paydaşlı organizasyonlar yapmaya gayret gösteriyoruz ki bu
farklı kurumların ve yapıların birbirlerine tecrübe aktarmasını ve dayanışma kültürünü
ortaya koyuyor. Devlet kurumlarıyla, farklı STK’larla, öğrenci kulüpleriyle
ortaklık yaptığımız gibi bizatihi bireylerin ortaya koyduğu projelerin
gerçekleşmesine de katkı sunmaya özen gösteriyoruz.
Balkanlar’a yönelik çalışmalarınız
var mı?
B.Y.
Unutmamak lazım ki İstanbul’un Avrupa Yakası coğrafi olarak Balkan
yarımadasının bir parçasıdır. TUİÇ’in ofisi de Balkan Yarımadası içerisinde yer
alıyor. Başkan olarak benim de baba tarafından Bosna-Hersek anne tarafından
Bulgaristan göçmeni olduğum düşünüldüğünde Balkanlara duyarsız kalmamız mümkün
değil ki Türkiye Dış Politikasında Balkanlar çok önemli bir yere sahiptir. Biz
TUİÇ olarak Nisan 2012’de Bosna-Hersek’te 1. Balkan Kongresi gerçekleştirdik.
Hali hazırda Bulgaristan’da yapmayı planladığımız kongremiz var.
Geçtiğimiz yaz döneminde ofisimizde 2 Boşnak stajyerimiz vardı. Yine
Sırbistan’da partnerlik yaptığımız, Makedonya’da yakın ilişkide bulunduğumuz,
Kosova’da TUİÇ’i bilen tanıyan ciddi bir kitle var. Bunun yanında TUİÇ-BALKAM
adıyla bir araştırma merkezimiz var ve sürekli olarak Balkan gündemini takip
ediyorlar.
1
Finansmanınız hakkında bilgi
verebilir misiniz?
B.Y.
Geldik zurnanın zırt dediği yere. Herkesin birazda şüpheyle yaklaştığı
finansman meselesi bizi bazen gerçekten yoruyor. Öncelikle şunu belirtmeliyim
ne ABD’nin ne de Rusya’nın ajanı falan değiliz. Arkamızda herhangi bir siyasi
örgüt, dini cemaat vesaire de yok. Türkiye’de sivil toplum mantığı biraz yeni
olduğundan ve düşünce kuruluşlarının bazılarının siyasi pozisyonlar belirlemesi
sebebiyle bizim de “neci” olduğumuz hep sorgulanıyor. Biz aslında kimseci
olmamak, parası verilen düdük olmamak için kendi şirketimiz olan SIR Yurtdışı
Eğitim Danışmanlık ve Organizasyonu kurduk. (www.sir-edu.com)
SIR klasik bir yurtdışı eğitim danışmanlık firmasının yaptığı gibi Türkiye
dışına dil eğitimi-üniversite-araştırma için lisans-yüksek lisans öğrencilerini
gönderirken henüz sektörleşmemiş bir alana da girerek “Study in Turkey”
departmanı ile yakın coğrafya başta olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerdinden
Türkiye’ye öğrenci getiriyor. Türkiye son dönemde eğitim merkezi de olmayı
hedefledi ve bu anlamda ciddi kolaylaştırıcı düzenlemeler yapıldı. Kamu
Diplomasisini şiar edinmiş TUİÇ’in finansmanını sağlayacak SIR Yurtdışı Eğitim
Danışmanlık ve Organizasyonun da Türkiye’ye öğrenci getirerek para kazanması
kadar doğal bir şey olamazdı.
Faaliyetlerinize katılmak
isteyenler neler yapmalılar?
B.Y.
TUİÇ gerek internet siteleri gerekse sosyal medya kanalıyla duyurularını
yapıyor. Bizim etkinliklerimiz herkese açık. Katılmak isteyenler duyurularımız
üzerinden başvurularını yapabileceği gibi bizatihi ofisimizi aramak suretiyle
yahut bir çayımızı içmek için ziyaret ederek bünyemize dahil olabilirler.
Bu alanda çalışmak isteyenlere
tavsiyeleriniz nelerdir?
B.Y.
Bolca okumak çokça yazmak sıkça sahada olmak ve her gün neye hizmet ettiğine,
hedefinin ne olduğuna dair muhasebe yapmak şeklinde tek cümle ile
özetleyebilirim.