9 Mayıs 2021 Pazar

Korkuyorlar Çünkü Haksızlar

Bir önceki blog yazımda "herkes eşit ama bazıları daha eşit" demiştim. İşte tam da bu yüzden iktidarın ellerinden gitmesinden çok korkuyorlar. Vatandaşı 90'lı yıllarla, koalisyon dönemleriyle, laikliğin katı uygulandığı ve mütedeyyin insanların mağdur edildiği günlerle tehdit ediyorlar. Bize oy vermezseniz o korkunç günler geri gelir diyorlar. Kendilerince ölümü gösterip sıtmaya razı etmek istiyorlar ama farkında değiller ki içinden geçtiğimiz süreç eskisinden de beter. Nasıl mı? 

Mesela ben boya-badana işi yapan bir babanın ve ev hanımı bir annenin üç çocuğundan birisi olarak (ki hepimiz aynı lisede okuduk) Anadolu Lisesi mezunu oldum. Bugün hasbel kader ingilizce biliyorsam, bir üniversitede hem de devlet bursuyla okuma şansını elde ettiysem bunun temelinde eğitimde fırsat eşitliğinin bugünden çok daha ileri noktalarda olması vardır. Şimdi soruyorum, bugün özel okula gitmeden İngilizce öğrenmek, üniversite sınavında başarılı olmak veya işçi bir babanın üç çocuğunu da zenginlerin çocuklarıyla eşit olmasa bile bugün olduğu kadar uçurum olmadan okutabilmesi mümkün mü? 

Haydi diyelim mümkün oldu, okudunuz ve üniversite mezunu oldunuz. KPSS sınavına girdiniz ve iyi de bir puan aldınız. Mülakatta geçebilmek için neye ihtiyacınız var? Eskiden bilgiye, birikime, çalışkanlığa ihtiyaç vardı ama bugün maalesef il başkanı referansına, Beştepe'ye yakın bir tanıdığa sahip olmazsanız AKP'li olmanız bile yeterli olmayabiliyor. (elbette az sayıda da olsa bileğinin hakkıyla Hatta dahası var; sosyal medya hesaplarınız taranıyor, iktidara en ufak bir eleştiri getirmişseniz seçilmeniz mümkün olmuyor. Akademisyenlik hayaliniz mi var; okuduğunuz kitaplar, girdiğiniz sınavlar bir işe yaramıyor çünkü araştırma görevi kadroları adrese teslim açılıyor ve mutlaka ama mutlaka bir şekilde AKP'li bir yetkilinin bir yerden akrabası veya tanıdığı o kadroya giriyor. Burslar konusu da benzer şekilde vahim, eskiden de olurdu zengin çocuğuna burs çıkar fakire kredi verilirdi ve çok şikayet ederdik. Şimdi ise bir şekilde AKP ile irtibatlı-iltisaklı olmalısınız ki SETA kanalıyla ABD'ye, Anadolu Ajansı programıyla İngiltere'ye gidebilesiniz.  Tüm bunların yanında elbette önceki dönemlerde bileğinin hakkıyla devlet memurluğu, akademisyenlik vb. pozisyonlara gelen insanları ayrı tuttuğumu da belirtmek istiyorum. Çok şükür devletin tüm kurumları "torpilli, yandaş, eş-dost-akraba" kontenjanı ile doldurulmuş değil.

Bunlarla bitse yine "eh balı tutan parmağını yalamıştır" denilebilirdi belki (ben demem) ama olay bundan ibaret değil. Şöyle bir baksak; hangi ihaleler hangi şirketlere verilmiş. Hangi firmalar KOSGEB desteği alabilmiş, hangi şirketlere vergi affı yapılmış...  Peki zamanında bu işlere dair eleştiri getirenler, şeffaflık, denetleme, mali disiplin, ihale yasası diyenler bugün nasıl itham ediliyor? Artık sokaktaki çocuk bile biliyor ki "mızrak çuvala sığmıyor". İşte bu yüzden de korku büyük. 

Doğru bir vizyonla iktidara gelen bu parti maalesef uzun zamandır iktidar olmanın cazibesine kapılarak devleti kendi malı gibi görmeye başladı ve "yerli-milli" soslu "dava" söylemiyle oy toplayıp kendi dar azınlığına saltanat yaşatıyor. Korkuları da haketmedikleri bu saltanatın bir gün bitecek olması. Çünkü akıl ve alın teriyle, çalışarak hak ederek bu makamlara gelmediler.  Kendi korkularını dış mihraklar, terör örgütleri vs diyerek milletin korkusu gibi göstermek suretiyle iktidarda kalmayı hedefliyorlar. Vatandaşımız şundan emin olmalı; herkesin yaşam şekli ve inancı kutsaldır. Kimse kimsenin ibadetine, yaşam tarzına ve giyimine karışamaz. Devletin dini Adalettir, her bir vatandaşına eşit mesafede durur ve fırsat eşitliği sağlamak zorundadır. 84 milyon 1'den büyüktür. Korkma Türkiye çünkü korkanlar haksız olanlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder